Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE
FALSE

Hover Effects

TRUE
TO-LEFT
HIDE_BLOG

Sayfalar

YaÅŸam Psikolojisi

{fbt_classic_header}

Header Ad

Son yazılar:

latest

Ads Place

Bu belirtiler hastalık fobisini iÅŸaret ediyor…

Örtülü stres kanser hücrelerini uyandırıyor!  Fobi tarzında bir hastalık korksunun ortaya çıktığını belirten Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Ta...

Bu belirtiler hastalık fobisini iÅŸaret ediyor…

Örtülü stres kanser hücrelerini uyandırıyor! 

Fobi tarzında bir hastalık korksunun ortaya çıktığını belirten Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalık fobisi olan kitlenin çoÄŸaldığını ve hastanelerin risk altında olduÄŸunu vurguluyor. Bazı bireylerde örtülü strese de rastlandığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Örtülü stres, duygularını bastıran kiÅŸilerde çok oluyor. Duygu ifadesine izin vermedikleri için devamlı stres bağışıklık sistemini bastırıyor. Örtülü stres, vücuttaki uyuyan kanser hücrelerini uyandırır ve kiÅŸide kanser baÅŸlar” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sağlığın önemine değindi ve hastalık fobisi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Sağlığın kıymeti kaybedildiğinde anlaşılıyor

Son dönemde insanların saÄŸlığa daha çok önem vermeye baÅŸladıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Özellikle genç nüfus saÄŸlığı çok hoyrat kullanıyordu. Ä°nsanlık hoyrat kullanıyordu. Belli bir yaÅŸa gelince saÄŸlığın kıymeti anlaşılıyordu. O açıdan insan sahip olduÄŸu küçük ÅŸeylerin kıymetini bilmek gibi insanın mutluluk biliminin temel öğretilerinden olan bir beceriyi unutmuÅŸtuk. Küçük ÅŸeylerden mutlu olmak önemli çünkü biliyorsunuz kapital sistem tüketerek mutlu olmayı amaçladığı için üreterek mutlu olmayı önemsemiyor. Yani üreterek mutlu olmak, tüketerek mutlu olmaya tercih ediliyor. Bu salgın aslında insanlara ölümlü dünyada yaÅŸadıklarını hatırlattı. Bunun için saÄŸlığını da kaybettiÄŸin zaman kıymetini anlıyorsun ama çok geç oluyor. Hastalıklar yaÅŸam stilinin yanlış olmasından kaynaklanıyor. Yemek, içmek, beslenmek, hareket gibi böyle yani yaÅŸam felsefesi gibi konular önemli. SaÄŸlık konusunda endiÅŸesi artan bir grup var” dedi.

Hastalık fobisi olan kitle çoğalmaya başladı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, fobi tarzında bir hastalık korkusunun ortaya çıktığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bu kitle de epeyce çoÄŸaldı. Hastalık fobisi oluÅŸtuÄŸu için riski alan hastanelerdir. Fobisi olanlar böyle durumlarda hastanelere daha çok gitmeye baÅŸlıyor. Sürekli gidip orada tahlil yaptırmaya, kuyruklara girmeye baÅŸlar. Bu durum daha büyük riskler oluÅŸturuyor. Bunun dozunu kaçıranlar da oldu. Hastane ve saÄŸlığın dışındaki her ÅŸeyi yok sayarak yaÅŸamaya çalıştılar. Fobisi olanların bir kısmında saÄŸlık endiÅŸesinden öte hastalık fobisi var. SaÄŸlık endiÅŸesinde saÄŸlıktan endiÅŸe duyar, sık sık tahlil yaptırır, bir yer uyuÅŸsa hemen doktora gider, birçok tahlile girer ama olumsuz sonuç çıkmadığında rahatlama olur. Bir gün sonrasında baÅŸka bir rahatsızlık hissettiÄŸini düşünürse yine gider. Aslında bu somatizasyon bozukluÄŸu denilen bir rahatsızlık. KiÅŸi hasta olmadığı halde hastalıkla ilgili aşırı uÄŸraşısı olur ama onda hastalık korkusu yoktur, hastalık uÄŸraşı vardır.  Hipokondriyazisin hastalık korkusu ve saÄŸlık endiÅŸesi ayağı var. Hastalık korkusu olan kiÅŸiler hastalık kelimesini anmaz. SaÄŸlıkla ilgili her ÅŸeyden kaçarlar. Misofobi yani mikrop korkusu olanların hastalık fobisi vardır. O korkularda da tam tersi kaçınma oluyor.”

Hastalığı yok sayarak yaşıyorlar

KiÅŸinin hastalıklarla ilgili bir korku duyması doÄŸal olduÄŸunu ifade eden Tarhan, “Tüberküloz ya da baÅŸka hastalıkların kendisinde olup olmayacağı ile ilgili korkuya kapılabilirler. Korku olan kiÅŸilerde iki türlü tepki oluyor. Bir kısmında saÄŸlık endiÅŸesine dönüşüyor. Sık sık tahliller yaptırıyorlar, birçok doktora gidiyorlar. Bir kısmında da hastalık fobisi oluÅŸuyor. Hastalığı yok sayarak yaÅŸamaya çalışıyorlar. Kaçınma davranışı ortaya çıkıyor. Hastalık fobisi olanlar hastalığı ilerlese bile yine doktora gitmez. Ä°leri yaÅŸta olsa bile çocukları tahlile götüremezler. Hastalık çıkması ile ilgili korkuyu yok sayarak kendini rahatlatmaya çalışır. Bu hastalık fobisi tarzında dediÄŸimiz durum ortaya çıktığı zaman oluyor. BaÅŸka korkuları yoksa sadece ölüm korkusu varsa monofobi olmuyor. Bu tarzdaki korkusu olanların tedavisi farklıdır. SaÄŸlık endiÅŸesi olanlarda saÄŸlıkla ilgili beklenti seviyelerine bakarız. SaÄŸlıktan hiçbir belirtisi olmamayı mı anlıyor? Hiçbir yere kaçamayacak gibi mi anlıyor? Böyle anlarsa ufacık bir yer kaşındığı zaman ufacık bir ÅŸey olduÄŸu zaman hemen telaÅŸlanır. Ä°nsan ilginç bir varlık. Bazı insanların hayatında korku egemendir. Yani verdiÄŸi bütün kararlarda korkunun tesiri olur. Korkular o kiÅŸinin deÄŸer yargıları haline gelmiÅŸtir” dedi.

Narsistlik yatırımını bedenlerine yapıyorlar

Vücudumuzun patronu olmadığımızı kabul etmemiz gerektiÄŸini belirten Tarhan, “Vücudumuzda bizden daha akıllı bir sistem yaratılmış. Yani vücudumuza bir mikrop girdiÄŸi zaman hijyen kurallarına uyduÄŸumuzda o mikrop ilerleyemez. Hijyeni saÄŸlayamazsak ilerler, lenf bezlerine yayılır, ihmal edersek yaralar oluÅŸmaya baÅŸlar. Hekimler sadece tedavi zincirinde kayıp bir halkayı bulup onu yerine koyar. Mikrobu hemen yok edip hızla iyileÅŸtirecek birkaç ilaç verir ve ondan sonra zaten vücut geri kalanı kendisi yapıyor. Yaratan öyle bir sistem yaratmış ki biz haddimizi bileceÄŸiz. Onun için vücudumuzdaki sisteme saygı duyacağız. Benim saÄŸlığım neden dört dörtlük olmuyor diye devamlı oturup 60 dakikanın 59 dakikası kendini inceleyenler var. Åžuram nasıl, buram nasıl, ne olacak, eyvah ya hasta olursam, ya ölürsem gibi en kötü senaryolar devamlı olunca artık her ÅŸeyi aksıyor. Zihnini meÅŸgul eden bu düşüncelerden dolayı uykuya dalamıyorlar. Bu kiÅŸileri narsistlik yatırımını bedenine yapmış kiÅŸiler diye tanımlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Kişilerdeki sağlık endişesi incelenmeli

KiÅŸide saÄŸlık endiÅŸesi var mı, beklenti düzeyi yüksek mi yoksa kaçınma davranışı var mı ona bakıldığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kaçınma davranışı varsa evden çıkmıyor. SaÄŸlık endiÅŸesi var mı onu incelemek lazım. SaÄŸlıkla ilgili zihinsel uÄŸraşısı fazla olursa o zaman saÄŸlık endiÅŸesi oluyor. Bir de literatürde nosofobi olarak bilinen hastalık korkusu genellikle eÅŸlik ediyor. Bu tür durumlarda bir alt boyut panik bozukluÄŸudur. Panik bozukluÄŸun da biyolojik boyutu var. Bunlar varsa kiÅŸide ve hangisi ön plandaysa onunla ilgili tedavi planı yapılıyor” diye konuÅŸtu.

Kronik stres yağ ve şeker depolarını kana boşaltıyor

Beynimizde otonom sinir sistemimizin regülasyonu ile ilgili hipotalamus adında bir bölge olduÄŸunu belirten Tarhan, “Heyecanlanınca kalbimiz çarpar, korktuÄŸumuz zaman savaÅŸ ve kaç tepsisi olur. SavaÅŸ ve kaç tepkisi olursa omuz boyun kasları kasılır, tansiyon ve damar direnci yükselir. EÄŸer kiÅŸide kronik stres varsa böyle durumlarda kiÅŸi devamlı stres hormonu salgıladığı için vücuttaki yaÄŸ depoları, ÅŸeker depoları kana boÅŸalır. Kardiyoloji kliniklerinde ikinci kalp krizi geçirenlere yeni bir atak geçirmesin diye hiç sorgulanmadan hemen antidepresana baÅŸlanıyor. Çünkü post stroke depresyonlar var. Felçten sonra depresyonlar vardır. Kalp krizi sonrası onlar için otomatik yapılır. Bu ölçü daha önce ölçülemiyordu” dedi.

Beynimizde sağlıkla ilgili alarm mekanizması var

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Aslında otonom sistemimizi beynimizdeki kimyasallarla yönettiÄŸimizi tespit ettik’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bazıları aşırı salgılatıyor, bazıları hiç salgılatmıyor. Otonom sinir sistemi orkestra gibi çalışması lazımken orkestradaki ritim bozuluyor. Biz bu durumda beyindeki o bozulan bölgeyi ölçebiliyoruz. Beyinde stres seviyesi yükseliyor ve seratonin depoları boÅŸalıyor. Beyinde seratonin azalması var diyoruz. Beynimizde saÄŸlıkla ilgili alarm mekanizması var. O bozulduÄŸu için bu kiÅŸiler ufak bir ÅŸeyden beyin aşırı tepki veriyor. Bunu bilerek yapmıyorlar. O kiÅŸiye ‘hasta deÄŸilsin, takma kafana geçer, kendi kendinin doktoru ol’ gibi öneriler sunulmamalı. Bu onlara kötülük yapmaktır. O kiÅŸiye önce beyin kimyasını düzelten bir tedavi yapılır. Bu standart ilaç tedavisidir. Yeterli deÄŸilse ikinci aÅŸamaya geçilir. Manyetik uyarım tedavisi yapılıyor. O yapılır ve aynı zamanda her seferinde standart olarak psikoterapi gerekir. Beyin fonksiyonlarını ölçerek gerçekleÅŸtirilen tedavi yöntemi var. Bu yöntem dünyada geliÅŸti. Çocuklarda dikkat eksikliÄŸini de ölçebildiÄŸi onaylandı. Bunları biyolojik kanıtlarla gösteriyoruz ve onun üzerinden tedaviye gidiyoruz.”

Mantıksal çözüm ürettiklerinde rahatlıyorlar

Psikoterapide kiÅŸinin düşünce hatalarını belirlediklerini ifade eden Tarhan, “SaÄŸlıkla ilgili kaygılarını belirleriz, o kaygıları rasyonel ÅŸekilde çözmeyi öğretiriz. Mantıksal çözüm üretirse kiÅŸi rahatlıyor üretemezse zaten hastalık kronikleÅŸiyor. Yani artık evinden çıkamayacak noktaya gelmiÅŸ vakalar var. Evden dışarıya yalnız çıkamıyor, evde yalnız kalamıyor. Böyle davranışlar yaÅŸam kalitesini çok bozar ama bilerek yapmıyorlar. Bu tedavisi olan bir durum. SaÄŸlıklı bir insan, bakınca öyle gözüküyor ama bu kiÅŸilerin beyni farklı çalışıyor. Beyinlerinde otonom sinir sistemini yöneten bölgesi bozulmuÅŸ oluyor” dedi.

Duygularını bastıran kişilerde örtülü stres görülüyor

Bazı kişilerde de örtülü stres olabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Örtülü streste kiÅŸi stresli deÄŸilim, neden tansiyonum çıksın, neden elim ayağım uyuÅŸsun, kalbim çarpsın diyor. Bu kiÅŸilere stresten olduÄŸunu söyleyince stresim yok diyorlar. O zaman da doktorun kendisini anlamadığını düşünüyor. Örtülü streste kiÅŸi stresli olduÄŸunu bilmez, stres organ diliyle yaÅŸanır. Stres damarı kasar, tansiyonu yükseltir, omuz boyun sırt kaslarını kasar. Örtülü stres duygularını bastıran kiÅŸilerde çok oluyor. Duygularını bastırdıkları için bu kiÅŸiler duygu ifadesi yapamazlar. Bir ÅŸeye üzüldüklerinde, kızdıklarında içlerine atarlar, kendileri ile savaşırlar. Bu durumda beynin motorilazyoslarında duygu ifadesine izin vermedikleri için devamlı stres bağışıklık sistemini bastırır. Vücuttaki uyuyan kanser hücrelerini uyandırır ve kiÅŸide kanser baÅŸlar. Onun için bu örtülü stresi de unutmasınlar. Benim stresim yok deyip umursamaz davranmamaları gerekir.”

✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Sosyal Sorumluluk Projesi

Hiç yorum yok

Sorunlarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruz.

Ads Place