Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE
FALSE

Hover Effects

TRUE
TO-LEFT
HIDE_BLOG

Yaşam Psikolojisi

{fbt_classic_header}

Header Ad

Son yazılar:

latest

Ads Place

'Serhat Kaya Bekleme Odası’yla, 54. Orhan Kemal Roman Armağanı’na Aday Oldu'

Merhaba Serhat Bey. Öncelikle size sağlıklı bir yıl diliyoruz. Yeni kitabınız Bekleme Odası yayımlandıktan sonra nasıl dönüşler aldınız? M...

'Serhat Kaya Bekleme Odası’yla, 54. Orhan Kemal Roman Armağanı’na Aday Oldu'
Merhaba Serhat Bey. Öncelikle size sağlıklı bir yıl diliyoruz. Yeni kitabınız Bekleme Odası yayımlandıktan sonra nasıl dönüşler aldınız?

Merhaba, teşekkür ediyorum. Şu ana kadar temas ettiğim okur yorumları çok güzel. Azad’tan 3 yıl sonra yeni bir roman yayımladım ve insanlar her geçen gün hayatın getirdiği güçlükler ve yüklendikleri farklı streslere rağmen beni unutmamışlar, Bekleme Odası güzel bir ilgi görerek okunma yolculuğuna başladı diyebilirim.

Roman türü dışında kişisel gelişim ve deneme türlerinde de yazıyorsunuz, yine o türlerde kaleminizden yeni kitaplar gelecek mi?

Hiçbir şey için çok kati konuşmamak gerek ancak kişisel gelişim türünde yeniden yazmayacağımı biliyorum. Zaten ben kişisel gelişime bir tür reddiye gibi olan 2 kitap yayımladım, insanlara “yap, et, sev, boş ver” gibi direktifler yağdıran, uygulanmayacak öneriler sunan kitaplara karşı protest bir tavırla yazılan kitaplardı benimkiler ama sanıyorum kategorik olarak kişisel gelişimde yer alınca okurların zihninde kişisel gelişim yazarı gibi kodlandım o süreçte. Deneme türündeyse yazmaya devam etmek istiyorum ancak Roman türü benim asıl evim ve ben daha çok bu evde olmayı, bunun içinde hissetmeyi ve yazmayı seviyorum, böyle de devam edecek gibi görünüyor.

Bu kitabınızda ülkemizden insan manzaraları değil de, yurt dışında geçen bir öykü ile çıktınız okur karşısına. Sizi böyle bir öykü yazmaya sevk eden ne oldu?

Aslında Dünyayı büyük bir şehir gibi düşünecek olursak ülkeler de bu şehrin ilçeleri gibiler ve Dünyada yaşanan gelişmelere bakınca artık ülkeler birbirine çok uzak değiller. Dolayısıyla insan öyküleri de benziyor. Çukurlar ve gelgitler fazlasıyla ortak. Biraz da birçok insanın hayalini kurduğu bir merkez üzerinden, Paris’ten aktarmak istedim insana dair bu çukurları ve gelgitleri. İnsan nerede değilse, eğer orada olursa iyi hissedecekmiş gibi düşünür ama aslında bu büyük bir yanılgıdan ibarettir. Benim ülkemde yaşayan bir insanın, dili başka, inancı başka, gelenekleri, ezberleri başka olan, Paris’te yaşayan bir Fransız’ın yaşam öyküsünü okurken kendi yoksunlukları, üzüntüleri ve umutlarıyla benzerlikler olduğunu bulmasının ona kendisini daha iyi hissettireceğini düşündüm ve şu ana dek gelen okur geri dönüşleri de bunu doğruluyor ne mutlu ki.

'Serhat Kaya Bekleme Odası’yla, 54. Orhan Kemal Roman Armağanı’na Aday Oldu'
Sizce insan neden okur ve neden yazar?

Güzel bir soru, uzun zamandır hiçbir röportajda böyle bir soru yöneltilmemişti. Şimdi benim vereceğim yanıttan bağımsız bu röportajı okuyanların kendisine bana sorduğunuz bu 2 soruyu yöneltmesine vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Sorunuza kendi penceremden bakarak yanıt vermem gerekirse; canlılığın var oluşuna dair kişisel anlam arayışımı sürdürürken başka hayatlara ve olgulara temas etmekten, gitmediğim belki de fiziki olarak gitmeyi istemeyeceğim yerlerde dün ve bugün yaşanmış olan olaylara tanıklık etmek için ve tabii ki de okuduklarım aracılığıyla kendime yeni sorular sormak, sorgulamayı sürdürmek ve günün sonunda yaşayan biri olduğumu bilerek iyi hissetmek için okuyorum. Neden yazıyorum kısmı ise daha basit; konuşmak için yazıyorum. Kitaplarımı okuyan insanlar benim gerçek dostlarım ve kitaplarımla dostlarımla konuşuyorum. Yazdığım bir kitaptan yeni yazacağım diğer bir kitaba kadar ne kadar zaman geçerse geçsin, araya hangi hayat konuları ve olaylar girerse girsin benim vazgeçmediğim, kendilerinin de benden vazgeçmediği dostlarımla buluşturuyor beni yazdıklarım. Herkes bu nedenle mi yazıyordur bilmiyorum ama benim için yanıtı bu.

Ama yazdıklarınızda yoğun bir hayat tasviri oluyor genelde, hayat nasıl yaşanırsa daha anlamlı olur, neler insana iyi hissettirir gibi temalar da çiziyorsunuz.

Evet, işte az önce söylediğim husus, dostlarım için yazdığımı düşündüğüm için onların akıl ve ruh sağlığına katkı yapabilecek, hayatlarını daha anlamlı yaşamaları için faydalı olabilecek her şeyi önemsiyorum ve bazen de bu önemseyişler yazdıklarıma dair yaptığınız saptamada olduğu gibi anlattığım öykünün formunu oluşturabiliyor. Zaten bunun için ben bir kadın değilim, kız kardeşim yok, evli değilim ama bunlara rağmen bir kadın dostumun yaşadığı zorlukları anlatmak için Azad’ı yazdım.

Parçası olduğunuz topluma dair güncel düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

İçinde yaşadığım en yakınımdaki insanlardan oluşan topluluk ile mesafeler açısında uzağımda olanlar hatta Dünyanın birçok yerindeki insanlara daire düşüncem aslında benzeşiyor; artık herkesin mutsuz olmaya tetiklenmiş ve yarına dair umutlarını kaybetmeye yakın olduklarını görüyorum. Görüyorum diyorum çünkü insanlarda üretimsel anlamda büyük bir geri durma söz konusu. Her şey kabullenilmiş gibi ama bu bir tür kadercilik değil, çünkü kadercilik ilahi bir güce teslimiyettir ve bence anlamlıdır da, huzur verir. Lakin benim insanlarda gördüğüm teslimiyetten çok mahkûmiyet gibi. Artık ne yaparsa yapsın bir şeylerin düzelmeyeceğine, yaşam için kendisine sunulan ömrü güzelleştirmek adına bir şeyler yapmanın beyhude olduğunu düşünüyor gibi insanlar. Daha da kötüsü anlatmıyorlar çünkü anlaşılmayacaklarından çok eminler. Yeniden birini tanımak, öğrenmek gereksiz bir zahmet gibi geliyor, aynı şekilde kendisini başkalarına en baştan anlatmaktan da yılmış gibiler, bunlara iştahlanmıyorlar artık. Elbette ki bu noktaya bir anda gelmedik ama özellikle son 80-100 yılda yaşanan sözüm ona hayata “hız” katan yenilikler ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayacağım derken sanki insanlık kendi ritmini kaybetti. Herkes bir yere ve bir şeylere yetişmenin telaşı içinde; evlenmeler telaşla gerçekleşiyor, eğitimler, kariyer çabalamaları hep telaşla. Katarsis adlı kitabımda biraz bundan bahsettiğim bölümler vardı; herkes hareket halinde ama günün sonunda kimsenin bir yere vardığı yok diyordum, halâ da öyle düşünüyorum maalesef.

'Serhat Kaya Bekleme Odası’yla, 54. Orhan Kemal Roman Armağanı’na Aday Oldu'


Yeniden kitaplara dönecek olursak ufukta başka kitap hazırlıklarınız var mı?

Her yazar için öyle midir bilmiyorum ama benim için her yeni kitabımı yayımlama sonrasında, hem de birkaç gün sonrasında bir sonraki yeni kitabıma odaklanma sürecim başlıyor. İlk başlarda bunun neden olduğunu kendime soruyordum çünkü garip geliyordu ve bu garipliğe tatmin edici bir yanıt bulamıyordum. Fakat son yıllarda bu soru da yanıt buldu; içten içe anlatmak istediklerim bitmeden ömrüm bitebilir gibi bir tür endişe duyuyorum. Ve bu yüzden bazı yıllarda 5-6 ay arayla 2 ayrı kitap yayımladığım olur, ki okunma oranları ortada, çok okuyan bir toplum değiliz ne yazık ki ama yine de ben yazayım ve yazdıklarım tarihin bir yerinde kendi küçük yerini alsın, zamanı gelince ben hayatta olmasam bile onu okuması gereken kişiler bulup okuyacaklar diye düşünüyorum. Böyle olunca da aklımdakileri kitaplaştırmak için ağır ağır da olsa içten içe hep bir acele ediş söz konusu oluyor. Güncel olarak 2 yeni kitap var şu an yazımlarında sona yaklaştığım; bir tanesi İranlı bir kadının öyküsünü konu alan Gassal, diğeri ise 1980 Türkiye’sinde geçen Kokina Kırmızı adlı bir roman.

Son kitabınız birçok yarışmada değerlendirilecek ve bunlardan bir tanesi de 54. Orhan Kemal Roman Armağanı. Bu size ne hissettiriyor?

Herhangi bir platformda yazdıklarımın okunuyor, üzerine düşünülüyor ve kitaplarımın değerlendiriliyor olması dahi tek başına çok anlamlı. Bunun, Orhan Kemal Roman Armağanı gibi hem benim hem de ülkemiz edebiyat çevreleri için yüksek anlam ifade bir organizasyonda olması ise büyük bir bahtiyarlık olacak. Yarışmada bu özel ödüle layık görülür müyüm bilmiyorum ama şu çok önemli; benim arkamda bir yayınevi yok yani ortada sadece ben ve romanım var ve böyle bir ödüle eserimin gücü ve derinliğiyle layık görülürsem bu ödül birçok yazar adına eminim büyük umut olacaktır. Ama yineliyorum, ödül alayım ya da almayayım bu anlamlı organizasyonda yer alıyor olmak dahi yüksek bir kıvançtır benim için.

Serhat Bey bize zaman ayırıp sorularımıza yanıt verdiğiniz için teşekkür ediyoruz.

Rica ederim, benim için de çok keyifliydi, teşekkürler.


-Serhat Kaya’nın yeni kitabı Bekleme odası Kitapyurdu’ndan sipariş edilebilir.

 

https://www.kitapyurdu.com/kitap/bekleme-odasi/698331.html

 

✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Sosyal Sorumluluk Projesi

Hiç yorum yok

Sorunlarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruz.

Ads Place